Abdal | : Gezgin derviş. |
Aşk | : İlahi aşk, kulun Allah’a olan sevgisi. |
Aşık | : Allah aşkıyla yanan, seven. |
Ayan-ı Sabite | : Allah’ın yansıması. |
Çile | : Nefsi köreltmek için yapılan terbiye, çekilen çile. |
Dergâh | : Kapı, eşik, kapı yeri, makam, tekke. |
Derviş | : Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan kimse. |
Fenafillah | : Allah’ta yok olmak, ölmeden önce ölmek, tasavvuftaki son aşama. |
Halife | : Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişi. |
İnsan-ı Kamil | : Fenafillah’a ulaşmış kişi, olgun insan, kamil insan. |
Kâbe | : Vuslat makamı, aşığın gönlü. |
Kadeh(Far, Câm) | : Allah aşkıyla yanan kişinin kalbi. |
Mâşuk | : Sevgili. Tasavvufa göre hakiki sevgili Allah’tır. |
Mâsivâ | : Allah dışındaki diğer varlıklar. |
Meyhane | : Allah aşkının sunulduğu yer, tekke. |
Meclis | : Allah’ı anmak için yapılan toplantılar |
Mutasavvıf | : Tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe katetmiş kişidir. |
Mürşid | : Doğru yolu gösteren, ilahi aşkı anlatan, tarikat şeyhi. |
Mürid | : Tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse. |
Nefis | : Can, benlik. Tasavvufa göre kulun kötü huyları ve çirkin vasıfları, dünyevi istek ve arzuları. |
Pîr | : Farsça, ihtiyar, yaşlı kimse. Tasavvuf önderlerine ve tarikat kurucularına da pîr denir. |
Post | : Şeyhlik makamı. |
Sarhoş | : Allah aşkıyla kendinden geçen, derviş. |
Sâki | : Mürşid, Allah aşkını sunan, yol gösteren. |
Şarap | : Anlamların özü, ilahi aşk. |
Şem(mum) | : İlahi nur. |
Şeyh | : Tarikat kurucusu, tarikatta en yüksek mertebeye ermiş kişi veya tarikat kollarından birinin başında bulunan kimse, postnişin |
Tarikat | : Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluk, yol. |
Tecelli | : Görünme, belirme. Tasavvufta Allah’ın yaratılmış her şeyde görünmesi anlamında kullanılır. |
Tekke | : Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yer. |
Vücud-u Mutlak | : Tek varlık. |
Vahdeti Vücud | : Birlik. Kainat var edilmeden önce tek ve mutlak güzellik vardır. İnsan Allah’ın bir parçasıdır. Ondan ayrılmıştır ve tekrar ona dönecektir. Buna vahdet-i vücud yani varlığın birliği denir. |
© 2016 Her Hakkı Saklıdır. Tasarım: Liva Software Dünkü Ziyaretçi: 40 | Bugünkü: 16 | Toplam: 87184