Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı söyleşilerinde bugün “İnsanın Anlam Arayışı” programıyla Prof. Dr. Kemal Sayar dinleyicilerle buluştu.

Kemal Sayar “Şimdi size bir soru sorsam ne cevap verirsiniz?” diyerek izleyicilerin dikkatini toplayarak anlamı bulmayı hedefledi.

“Size biri mutluluk verse ya da anlam verse hangisini tercih edersiniz?”

“Anlamlı bir hayat mutluluğu da getirir. ‘Hayatta herşey zıttıyla kaimdir.’ diye bir söz var. Arzu edilen şey uğruna çile çekmek, gözyaşı akıtmak, alın teri dökmek lazım. Bazı şeylerin zıttı olmazsa anlamı da olmaz. Işığın karanlık olmadan, karanlığın da ışık olmadan anlamı yoktur. O halde mutluluk da çaba olmadan gelirse bir anlamı olmaz.”

Tüketimin insanın hayatına verdiği sorunu dile getirdikten sonra batıda insanların pahalı bir hediye alarak mutlu olduğunu ve buna inandırıldığı gerçeğini gözler önüne serdi.

“Tüketim ve teknoloji insanı anlamdan alıkoyan şeylerdir. Şehir hayatında agresyon ve öfke gitgide büyüyor. Ve bu da fıtrata aykırı olduğu için hastalık yaratıyor. İşte bir şekilde bedende bir tepki uyanıyor. Modern teknoloji bizi bir yabana dönüştürüyor. Örneğin arkadaşlık fedakarlığı gerektirir. Sosyal ağlarda çok kolay arkadaşlık kuruluyor. İşte bu da bizi yan-yana olan ortak sohbetlerden alıkoyuyor. Göz göze iletişimden alınan hazdan yoksun bırakıyor.”

Sosyal medya trendliğinin aradaki iletişimi bitirdiğini ve insanları sadece oranın mutlu ettiği düşüncesini söyleyen Sayar, anlamı yine sorular ile anlamlandırmaya çalıştı:

“Anlam denilen şey şudur; ‘Ben bu hayatı niçin yaşıyorum? Burada ki varoluşum neye hizmet ediyor? Ben neden varım?’ sorularını sormak ile bulunur. Bilim bunların cevabı olamaz. Dinin, maneviyatın, felsefenin içinde aranmalı bu cevap. İnsan yaşadığı zorlukları ‘Ben bunu neden yaşadım?’ diyerek düşündüğünde o zorluktan büyüyerek çıkıyor. Buna psikolojide travma sonrası büyüme deniyor. ‘Yiğit düştüğü yerden doğrulur.’ sözü anlamını buluyor ve insan yepyeni bir hayata uyanıyor bu şekilde.”

Hz. Mevlâna’nın bir şiirini mealen dile getirerek kalplere derdin içinde derdi bulmayı hatırlatıyor:

“Acılar geldi bütün dertler geldi. Bütün bunlar senin için bir misafirdir. Tıpkı bir misafir gibi onları gönlünde ağırla, eğit. Çünkü onların hepsi sana ötelerden bir bağış olarak gönderildi.”

“Gayb alemine görünmez bir alem gibi davranıyoruz. Dolayısıyla gaybi olanın kıymetini azaltıyoruz. Modern kültür gaybi kuvvetleri tanımıyor. Halbuki şuan fizik gerçekçiliğin görüldüğü gibi değil, bambaşka bir şekilde olduğunu söylüyor.”

Günümüzde anlamı bulamamanın bir nedeni olarak sosyal medyayı gören Sayar:

“En büyük uyuşturucu günümüzde sosyal medyadır. Bu bizi bir şeyi aşk ile şevk ile dinlemekten alıkoyuyor. Yardım etmek, merhametli olmak, kucaklaşmak, sevgiyi paylaşmak bunlar bin sene önce de iyi geliyordu, şimdi de iyi gelir. Bu insanın özü ile ilgilidir. Yabancılaşmayı hayatımızdan çıkardığımız an anlamı bulmaya yöneleceğiz.

Anlam beni aşan benden öte bir şeydir. İnsan kendi benliğini küçülttükçe anlamı büyütür. İnsan alçalarak çok vermeli karşısındakine… Çünkü sevgi vermektir. Verebilen insan sevgi doludur.

Çocuklarımızı, kurban olacağına zalim olun, mazlum olacağına ezin mantığı ile büyüttük. İnsanlara ne kadar çok hizmet edersek o kadar çok anlam üretiriz hayata. Sizin için değerli olanı bir başkasına verdiğiniz takdirde size karşılığı misliyle olur. Vermekte cimri değil hep cömert olalım.”

İnsanın varoluş nedeninin sevgi olduğunu ve arayışların bir neden için olması gerektiğini bir örnekle dile getirdi:

“Hz. İbrahim Güneş’e ve Ay’a; ‘Bu benim Rabb’im olamaz.’ diyordu. Çünkü bu kaybolan bir şey. İşte insan anlam üretmek istiyorsa yitip gitmeyecek ezeli değerlerin peşinde koşmalıdır.

Beni çok etkileyen bir ayet vardır. ‘O her an bir şen’dedir.’ (Rahman, 29) O her an bir yaratıştadır. Kâinat sürekli yenilenirken insan da daima yenilenir. 70 yaşında da bir şeyi fark edebiliriz. Farkındalıkla insan kendini saran lütufu fark eder.”

Sözlerine felsefi bir düşünceye kendi bakış açısıyla anlamlandırdığı bir söz ile son verdi Sayar:

“Descartes. ‘Düşünüyorum o halde varım.’ demişti. Bunu yakın zamanda araştırmalarla his ile bütünleştirdiler. ‘Hissediyorum o halde varım.’ diye. Bence günümüzde bu kadar kıyım, kötülük varken, ‘Mesul hissediyorum sorumlu hissediyorum o halde varım.’ diye dile getirmek lazım…”

Günümüz insanının anlam üzerinde çizdiği yolları bu güzel söyleşiyle aktaran Sayın Prof. Dr. Kemal Sayar’a teşekkürlerimizi sunarız. Unutulmamalı “Anlam daima aranmalı. Bulanlar arayanlardır…”

GTDGD