Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarında gerçekleştirilen yusuf kaplan‘ın “Türkiye ve Balkanlar’ın Gelecek Tasavvuru” isimli konferansına Dil-i Halvet ekibi olarak katılımda bulunduk.

Konferansın ana başlığı ele alınarak günümüz Türkiyesi ve Balkanlar’ın durumu hakkında tam ve donanımlı bir bilgi şöleni gerçekleşti.

Sözlerine; “Bu dünyada cümle kuracaksak insanlığı ilgilendiren bir cümle kurmalıyız. Hitap insanlığadır.” diyerek dikkat çekici bir giriş yaptı.

“Türkiye’nin geleceği, Balkanlar’ın ve Dünya’nın geleceğidir.” cümlesiyle bir farkındalığı uyandırmak isteyen Kaplan ardından;
“Kur’an yalnızca müslümanlara hitap eden bir kitap değildir. Tüm insanlığa hitap eder. Aramızdaki anlaşmazlıkları bırakalım artık. Farkında mısınız şu anda tarih yazılıyor.”

Sözleriyle bir milletin uyanışına dikkat çekti. Katıldığı gezilerde yabancı ülke vatandaşlarının “Neredesiniz siz?” diyerek Osmanlıya olan özlemlerini dile getirerek “Artık Türkiye’nin önemine kulak verin bakın insanlar o kucaklamayı istiyor.”

Balkan coğrafyasının Türkiye için kritik bir değere sahip olduğunu ve Türkiye’nin Balkanlar’a büyük önem verdiğini belirterek, “Balkanlar düştüğü an Türkiye düşer. Balkanları kaybettiğimiz an Türkiye’yi koruyamayız. Çünkü Türkiye bir çınardır. Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Kırım’dan Yemen’e kadar uzanan dalları vardır. Dolayısıyla bu dallar yaşamadığı zaman kökün kuruduğuna gözlemlersiniz. Kök biterse ağacın dallarının da yaşamadığını görürsünüz. Türkiye’de rüzgar esse Balkanlar’da fırtına gibi hissediliyor.” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti;

“Tarih tevazunun kanatlarında yaşanır. Bakın Mimar Sinan’ın lakabı fakirdir. Acz bir kul demektir. Dev eserler böyle yükselir, tevazu ile… Bugün böyle eserler yapılamıyor… Mütevazi olunmadan eserler ortaya çıkmıyor.”

İnsanların lütfedilmiş emanetlerle dolu olduğunu şöyle açıklıyor şimdi de;

“İnsan üç unsurdan meydana gelir akıl, ruh ve kalp… Bizler bu dünyada ödünç verilmiş değerler ile yaşıyoruz. Emanet taşıyoruz ve içinde bulunduğumuz çağı tanımakla yükümlüyüz. Bu dünyada yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Çağı biz tanımlayamazsak tanımlanırız. Dolayısıyla bu da bize kendi tarihimizi yazmamız gerektiğini hatırlatır.”

“Balkanlarda sorun Osmanlının emparyalist tanıtılması. Bugün bunun olmadığı anlatılmalı.
Bir müslüman olarak söyleyeceğim şey şudur gayrimüslimlerin ülkeden sürülmesi kabul edilemez ve biz bu yüzden yüz sene kaybettik.”
Sözleriyle kucaklaşmanın kaybedilmesini araya atılan fitne tohumlarıyla olduğunu dile getirdi.

“Batı da bugün bizim felsefemiz okutuluyor. Ama gel gelelim, Türkiye’de batı felsefesi. Batılılar Osmanlıyı bizden iyi tanıyor ve insanlar eğitim için oraları tercih ediyor, Halil İnalcık’da bunlardan biriydi…”

Sistem değişmediği sürece gelişim beklenemeyeceğini belirterek Balkanlar’ın geleceğine değinerek sözlerine son verdi.

“Balkanlarda islâmi kimlik korunmalıdır. Eğer sahip çıkılmazsa buraları kaybedebiliriz. Batının hükmüne girdiği anda yapılacak bir şey olmaz. Medeniyet kimliğinin korunması ve etnik kökenlere sahip çıkılması gerek. Balkanlarda en önemli halklar Boşnaklar ve Arnavutlardır. Bugün Balkanlar’ın geleceğini onlar oluşturur. Dolayısıyla Türkiye’nin Balkanlar üzerinde ciddi kararlar almasının zamanı gelmiştir.” diyerek sözlerine nihayet verdi.

Balkanlar canımız ve kanımızdır. Hakikatte kopmayan bir bağ ile sarılmıştır. Bugün de inşallah bu bağ gelecek nesillerin farkındalığı ile gelişim-değişim yönünde birlik içinde oluşmaya başlayacaktır…

Böylesi bir konferansın bizlere kattığı güzellikler ile Sayın Yusuf Kaplan Beyefendiye teşekkürlerimizi sunar başarılarının daim olmasını niyaz ederiz…

Konferans bitiminde Yusuf Kaplan beyefendinin ekibimiz ile olan karelerini sizlerle paylaşmak istedik.

Aşk ile Selâmet ile inşallah…

Dil-i Halvet
GTDGD